Herkese Merhabalar,
Bugün sizlerle önümüzdeki aylarda yayımlamayı planladığım makalemin teaser'ını paylaşmak istiyorum. Enerji hukuku ve rekabet hukuku ilişkisi, tarihi akış içerisinde kimi zaman fırtınalı kimi zamanda eğlenceli bir geçmişe sahip olan çok boyutlu bir maceranın konusudur. Dolayısıyla bütün bu macerayı tek bir makaleye sığdırmak mümkün değildir. Yine başlamak bitirmenin yarısıdır diyelim ve bu eğlenceli yolculuğa hep birlikte başlayalım isterim.
Makaleyi tamamladığımda tekrar görüşmek üzere...
"...1850 tarihinden
itibaren günümüze kadar geçen süre içinde enerji sektöründe yaşanan gelişmelere
bakıldığında, sektörün yapısını kökünden değiştiren iki benzer örüntünün olduğu
görülmektedir. Bunlar; 1871 tarihinde Standard Oil Ohio’nun (Standard Oil) ortaya
çıkışı ve onun hayatta enerji sektöründe neden olduğu büyük konsolidasyon ile
1998 yılında başlayan ve yaklaşık 18 ay boyunca tüm dünyayı kasıp kavuran Asya
krizinin enerji sektöründe neden olduğu ikinci büyük konsolidasyondur.
Bu iki örüntünün
ilkinde, petrolün varil fiyatının, petrol arz-talep dengesinin bozulması ve
ortaya çıkan arz fazlası nedeniyle 48 cent seviyesine düşmesi, bir başka ifade
ile aynı tarihlerde varili 51 cent olan içme suyundan daha ucuz hale gelmesi
sonucunda petrol endüstrisinde yaşanabilecek topyekun batışın önüne geçmek isteyen
Standard Oil’ın neden olduğu bir hayatta kalma mücadelesi vardır.
İkinci örüntüde
ise Asya krizi nedeniyle düşen petrol talebinin petrol fiyatlarını 6 dolar
seviyesine indirmesi ve bu nedenle enerji şirketlerinin gelirlerinin
azalmasının yanında kolay petrol projelerinin yerini finansal açıdan daha
maliyetli, daha kaliteli insan kaynağı gerektiren, daha fazla know-how isteyen
ve daha zor coğrafi şartlarına sahip projelere bırakması ile ortaya çıkan ölçek
ekonomisi ihtiyacı ile başlayan ikinci büyük konsolidasyon hareketi
bulunmaktadır.
Bu iki örüntünün
etkisi o kadar geniş çaplı olmuştur ki dışarı doğru genişleyerek giden
dalgalardan en fazla etkilenen alanlardan birisi de rekabet hukuku olmuştur. İlk
örüntü sonucunda ortaya çıkan konsolidasyon neticesinde modern rekabet
hukukunun doğumu gerçekleşmiş; ikincisinin sonucunda da bir daha asla olmaz
denilen seviyede re-konsolidasyona tanıklık edilmiştir. İşin asıl ironik yanı, bir
daha böyle konsolidasyon olmasın diye doğan modern rekabet hukuku, kendi doğum
sebebi ile ters düşecek şekilde, üstelik doğduğu ülkede, kendi yaratıcılarının
hatırasına ihanet (!) ederek, beklentilerin tam aksi yönde bu konsolidasyona şartlı
da olsa izin vermiştir.
Bu gelişmelerden
çıkarılması gereken derslere birkaç
tanesi şu şekildedir: Büyük resme odaklanmak; Asla anlatılan bir hikayeye tek
yanlı olarak bakmamak (Standard Oil bir şeytandır gibi); Hiçbir şeye peşinen
hayır dememek; Mevcut görüş yaşanılan yaşadığın problemi çözmüyorsa bakış açısını
değiştirmek; Sorgulamak; Değişime ayak uydurmak.
Bir de bu
gelişmeler bize göstermiştir ki aslında biz ve bizden önceki nesillere okullarda
anlatılan konvansiyonel tarih aslında dünya enerji arenasında sergilenen
oyunların paralel evrendeki yansımasıdır. Biz ve bizden önceki dönemlerde kısıtlı
imkanlarla büyüyen kuşaklar sadece paralel evren yanılsamasını yani “sonuç”
kısmını görerek büyümüşken; teknoloji ve internet sayesinde bilgiye ulaşmakta
sıkıntı yaşamadan büyüyen yeni nesiller bu yanılsamaya neden olan gerçek evreni
yani “neden” kısmını görebilecek konuma gelmiştir.
Bu sayede gerçek evren ve
paralel evren gözle görülebilir şekilde yakınsamış ve anlatılan yakın tarihin
neredeyse tamamen devletlerin enerji politikaları ve onların hamleleri ile
şekillendirilmiş olduğu ortaya çıkmıştır..."