13 Aralık 2019 Cuma

Pelosi Drug Pricing Bill ve Olası Etkileri



Demokratların 2018 yılındaki son seçimde aldığı %54 oy ile 235 sandalye kazandığı (toplam sandalye sayısı 435) Temsilciler Meclisinde Demokratların himaye ettiği ve Demokratların Temsilciler Meclisi lideri olan Senatör Nancy Pelosi’nin sponsor olduğu “Pelosi Drug Pricing Bill” dün gece Temsilciler Meclisinde kabul edildi.

Yasa, halihazırda yasak olan bir uygulamayı değiştirmekte ve Amerikan Sağlık Bakanlığı’nın bir federal sağlık sigortası planı olan Medicare adına 50-250 kalem ilaç için her yıl ilaç üreticileri ile fiyat pazarlığı yapılabilmesi imkanını getirmektedir.

Mevcut uygulamadan bu pazarlık hakkı sadece özel sigorta şirketlerinde ve zincir eczanelerde olup, arkasında bu denli yüksek alım gücü ve kamu otoritesi olan bir aktörün pazarlık masasına oturması söz konusu değilken, bu değişiklik ile bu pazarlığın önü açılmıştır. Pazarlık sistemi sayesinde yıllık 456 milyar dolar tasarruf sağlanması ve bu tasarrufla planın hem daha çok insana yani tabana yayılması hem de daha önce kapsamda olmayan alanların da sigorta kapsamına alınması hedeflenmektedir. Çeşitli kaynaklar, Amerikan ilaç endüstrisinin bu tasarı ile 800 milyar USD ile 1 trilyon dolar arası gelir kaybına uğrayabileceğinden bahsetmektedir.

Yasama sürecinde bundan sonraki adım, kabul edilen teklifin, sürecin başından beri ilaç endüstrisi ile birlikte teklife muhalif olan Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato’da oylanmasıdır. Burada teklifin reddedilmesi beklenmektedir. Kaldı ki bir an için buradan da geçtiğini düşünülse dahi, teklifin Başkan Trump tarafından imzalanması ihtimali bulunmamaktadır. Başkan’ın bir yasayı reddetmesi halinde, başkanın bu kararını aşmak için yasamanın iki kanadında 2/3 çoğunlukla aynı yasanın kabul edilmesi gerekmektedir ki bu da çok düşük bir ihtimaldir.

Yasanın sağlık endüstrisi açısından önemi, yaklaşan seçimlerde ilaç fiyatlarının ve sağlık sigortalarının adayların en hararetli tartışma konulardan birisi haline gelmesidir. İşin ironik yanı, Başkan Trump'ın, uyguladığı ticaret politikaları ile toplumsal piramitin en alt basamağında bulunan Amerikalılar için iş ve gelir imkanı yaratıp onların oyunu almakta iken, aynı kesim dahil Amerikan halkının büyük bölümü için en önemli maddi külfetlerden birisi olan sağlık sigortası ve yüksek ilaç fiyatlarını düşürecek bir teklife hem iç siyaset gereği hem de Cumhuriyetçi Parti’nin liberal duruşu nedeniyle karşı gelmektesi ve buradan oy kaybedebilecek olmasıdır.

Amerikan halkı için yüksek ilaç fiyatlarının devam etmesi demek, Trump yönetiminin bu fiyatları düşürebilecek arayışlara yani güvenilir, kaliteli ve uygun fiyatlı jenerik ilaçlara daha kuvvetli biçimde yönelmesi demektir. Bunun için hem ABD içinde üretim yapacak hem de dünyanın farklı yerlerinde üretim yapıp ABD pazarına bu ürünleri gönderecek güvenilir üreticilere/partnerlere ihtiyaç duyulması muhtemeldir. Ancak, ABD dışında jenerik ilaç üretimi yapılması, maliyetler göz önüne alındığında, halen ABD içinde üretime yapmaya göre ekonomik açıdan daha avantajlı gözükmektedir. Dolayısıyla, yakın gelecekte, ABD dışında güvenilir ve yüksek kalite standartlarına haiz olarak üretim yapan ve rekabetçi fiyatlar sunabilecek jenerik ilaç üreticiler için yeni fırsatlar ortaya çıkması muhtemeldir.

İlaç fiyatlarının yüksekliğinin devam etmesi ve bu yasanın reddedilmesinin bir diğer olası sonucu ise Amazon, Apple, Microsoft, Google (“büyük dörtlü”), Intel ve Facebook gibi büyük şirketlerin kendi bünyelerinde temel sağlık hizmetleri (“primary care”) veren küçük klinikler kurarak yaklaşık 3.5 trilyon Amerikan Doları büyüklüğündeki Amerikan sağlık endüstrisinde çalışanlarının ve kendilerinin sigorta harcamalarını optimize etmeye çalışması yönündeki çabaların bir adım daha ileri götürmeleri ve ilaç tedarikini de gündemlerine almaları olacaktır.

Şöyle ki kendi çalışanları için temel sağlık hizmetlerini şirket içine çekmeye başlayan büyük şirketlerin, önümüzdeki dönemde başlangıçta temel ilaçlar için birlikte global olarak ilaç ihaleleri yapması ve ilk etapta kendi çalışanları, daha sonra da örneğin Amazon kanalıyla (Amazon 2018 yılından bu tarafa çeşitli eyaletlerde ilaç dağıtım izni almıştır) bütün tüketicilere  jenerik ilaçlar satmaları olasıdır ki bu senaryo da yine güvenilir ve yüksek kalite standartlarına haiz olarak üretim yapan ve rekabetçi fiyatlar sunabilecek jenerik ilaç üreticiler için bir başka fırsat doğurmaktadır.

Büyük dörtlünün başını çekebileceği ve bu tip yenilikçi uygulamaların, ABD sağlık endüstrisi oyuncuları için yeni fırsatlar ve önemli tehditler barındırdığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak, unutulmaması gereken, bu tip değişimlerin bir pazarla sınırlı kalmaması, belirli bir zaman sonra (ki dijitalleşen dünya bu zaman farkını kısaltmaktadır) tüm dünyaya yayılacağıdır.

Nitekim, sağlık ve ilaç endüstrisinin endüstri 4.0 çerçevesinde yaşadığı dijitalleşme, yapay zekanın kullanımının yaygınlaşması ve kişiselleştirilmiş ilaca yönelik yapılan yatırımlar, çok da uzak olmayan bir gelecekte telefonumuzun veya kolumuzdaki saatin veya Alexa’nın vücut bulgularımızı beğenmeyerek veya öksürüğümüzü duyarak bizi hastaneye/tanı-teşhis merkezine yönlendirmesi, bu merkezlerin dev hastanelerin ve organizasyonların aksine insansız çalışan şehrin her yerine yayılmış küçük üniteler olması, dünyanın herhangi bir yerinde bulunan (belki insan olan belki de tarih öncesi çağlardan başlayarak Mısır, Hitit, Grek-Roma ve devamındaki dönemlerde yazılmış bütün tıp, eczacılık ve alternatif tıp yöntemlerini gösteren kitaplar, hastalık geçmişleri, salgınlar, virüs DNA’ları, otopsi raporları vb. sağlık bilgileri hafızasına yüklenmiş ve karşılaştığı vakalardan aynı zamanda öğrenerek de kendini geliştirmeye devam eden yapay zekaya sahip robot)  doktorumuzun teşhis odasına bağlanması, şikayetlerimizi dinleyip robot asistanlar kullanarak bizi muayene etmesi, doktor tarafından yazılan ilaçların tamamen kendi genetik özelliklerimize uygun dozda 3D printerlar kullanılarak üretilmesi ve çok kısa sürede drone ile evimizin kapısına veya işyerimize teslim edileceği bir geleceğe doğru bizi götürmektedir.

Sonuç olarak, önümüzdeki dönemde yaşanacak kaçınılmaz değişim, ilaç üretimi, eczacılık, hastane işletmeciliği ve yatırımları, doktorluk, hemşirelik ve bu endüstri ile ilgili tüm alanları kökünden değiştirecek gelişmeleri bizlerin serecektir. Belki de asıl önemli olan, kaçınılmaz değişimi görüp ona direnmek değil, bu değişimi ve beraberinde getirdiği inanılmaz fırsat ve iç görüleri bir kaldıraç olarak kullanıp, kendimizi, endüstrimizi ve ülkemizi bir sonraki aşamaya geç olmadan hazırlayabilmektir...