Demokratların 2018 yılındaki son seçimde aldığı %54 oy ile 235 sandalye
kazandığı (toplam sandalye sayısı 435) Temsilciler Meclisinde Demokratların
himaye ettiği ve Demokratların Temsilciler Meclisi lideri olan Senatör Nancy
Pelosi’nin sponsor olduğu “Pelosi Drug Pricing Bill” dün gece Temsilciler
Meclisinde kabul edildi.
Yasa, halihazırda yasak olan bir uygulamayı değiştirmekte ve Amerikan
Sağlık Bakanlığı’nın bir federal sağlık sigortası planı olan Medicare adına
50-250 kalem ilaç için her yıl ilaç üreticileri ile fiyat pazarlığı
yapılabilmesi imkanını getirmektedir.
Mevcut uygulamadan bu pazarlık hakkı sadece özel sigorta şirketlerinde ve
zincir eczanelerde olup, arkasında bu denli yüksek alım gücü ve kamu otoritesi
olan bir aktörün pazarlık masasına oturması söz konusu değilken, bu değişiklik
ile bu pazarlığın önü açılmıştır. Pazarlık sistemi sayesinde yıllık 456 milyar
dolar tasarruf sağlanması ve bu tasarrufla planın hem daha çok insana yani
tabana yayılması hem de daha önce kapsamda olmayan alanların da sigorta
kapsamına alınması hedeflenmektedir. Çeşitli kaynaklar, Amerikan ilaç
endüstrisinin bu tasarı ile 800 milyar USD ile 1 trilyon dolar arası gelir
kaybına uğrayabileceğinden bahsetmektedir.
Yasama sürecinde bundan sonraki adım, kabul edilen teklifin, sürecin
başından beri ilaç endüstrisi ile birlikte teklife muhalif olan
Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato’da oylanmasıdır. Burada teklifin
reddedilmesi beklenmektedir. Kaldı ki bir an için buradan da geçtiğini
düşünülse dahi, teklifin Başkan Trump tarafından imzalanması ihtimali
bulunmamaktadır. Başkan’ın bir yasayı reddetmesi halinde, başkanın bu kararını
aşmak için yasamanın iki kanadında 2/3 çoğunlukla aynı yasanın kabul edilmesi
gerekmektedir ki bu da çok düşük bir ihtimaldir.
Yasanın sağlık endüstrisi açısından önemi, yaklaşan seçimlerde ilaç
fiyatlarının ve sağlık sigortalarının adayların en hararetli tartışma konulardan birisi haline
gelmesidir. İşin ironik yanı, Başkan Trump'ın, uyguladığı ticaret politikaları ile toplumsal piramitin en
alt basamağında bulunan Amerikalılar için iş ve gelir imkanı yaratıp onların oyunu
almakta iken, aynı kesim dahil Amerikan halkının büyük bölümü için en önemli
maddi külfetlerden birisi olan sağlık sigortası ve yüksek ilaç fiyatlarını
düşürecek bir teklife hem iç siyaset gereği hem de Cumhuriyetçi Parti’nin liberal
duruşu nedeniyle karşı gelmektesi ve buradan oy kaybedebilecek olmasıdır.
Amerikan halkı için yüksek ilaç fiyatlarının devam etmesi demek, Trump yönetiminin bu fiyatları
düşürebilecek arayışlara yani güvenilir, kaliteli ve uygun fiyatlı jenerik
ilaçlara daha kuvvetli biçimde yönelmesi demektir. Bunun için hem ABD içinde
üretim yapacak hem de dünyanın farklı yerlerinde üretim yapıp ABD pazarına bu
ürünleri gönderecek güvenilir üreticilere/partnerlere ihtiyaç duyulması
muhtemeldir. Ancak, ABD dışında jenerik ilaç üretimi yapılması, maliyetler göz
önüne alındığında, halen ABD içinde üretime yapmaya göre ekonomik açıdan daha
avantajlı gözükmektedir. Dolayısıyla, yakın gelecekte, ABD dışında güvenilir ve yüksek kalite
standartlarına haiz olarak üretim yapan ve rekabetçi fiyatlar sunabilecek jenerik
ilaç üreticiler için yeni fırsatlar ortaya çıkması muhtemeldir.
İlaç fiyatlarının yüksekliğinin devam etmesi
ve bu yasanın reddedilmesinin bir diğer olası sonucu ise Amazon, Apple, Microsoft, Google
(“büyük dörtlü”), Intel ve Facebook gibi büyük şirketlerin kendi bünyelerinde
temel sağlık hizmetleri (“primary care”) veren küçük klinikler kurarak yaklaşık
3.5 trilyon Amerikan Doları büyüklüğündeki Amerikan sağlık endüstrisinde çalışanlarının
ve kendilerinin sigorta harcamalarını optimize etmeye çalışması yönündeki
çabaların bir adım daha ileri götürmeleri ve ilaç tedarikini de gündemlerine almaları olacaktır.
Şöyle ki kendi çalışanları
için temel sağlık hizmetlerini şirket içine çekmeye başlayan büyük şirketlerin,
önümüzdeki dönemde başlangıçta temel ilaçlar için birlikte global olarak ilaç
ihaleleri yapması ve ilk etapta kendi çalışanları, daha sonra da örneğin Amazon
kanalıyla (Amazon 2018 yılından bu tarafa çeşitli eyaletlerde ilaç dağıtım izni almıştır) bütün tüketicilere jenerik ilaçlar
satmaları olasıdır ki bu senaryo da yine güvenilir ve yüksek kalite
standartlarına haiz olarak üretim yapan ve rekabetçi fiyatlar sunabilecek jenerik
ilaç üreticiler için bir başka fırsat doğurmaktadır.
Büyük dörtlünün başını çekebileceği
ve bu tip yenilikçi uygulamaların, ABD sağlık endüstrisi oyuncuları için yeni fırsatlar
ve önemli tehditler barındırdığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak,
unutulmaması gereken, bu tip değişimlerin bir pazarla sınırlı kalmaması,
belirli bir zaman sonra (ki dijitalleşen dünya bu zaman farkını kısaltmaktadır)
tüm dünyaya yayılacağıdır.
Nitekim, sağlık ve ilaç endüstrisinin endüstri 4.0 çerçevesinde yaşadığı
dijitalleşme, yapay zekanın kullanımının yaygınlaşması ve kişiselleştirilmiş
ilaca yönelik yapılan yatırımlar, çok da uzak olmayan bir gelecekte telefonumuzun
veya kolumuzdaki saatin veya Alexa’nın vücut bulgularımızı beğenmeyerek veya
öksürüğümüzü duyarak bizi hastaneye/tanı-teşhis merkezine yönlendirmesi, bu
merkezlerin dev hastanelerin ve organizasyonların aksine insansız çalışan şehrin
her yerine yayılmış küçük üniteler olması, dünyanın herhangi bir yerinde
bulunan (belki insan olan belki de tarih öncesi çağlardan başlayarak Mısır,
Hitit, Grek-Roma ve devamındaki dönemlerde yazılmış bütün tıp, eczacılık ve
alternatif tıp yöntemlerini gösteren kitaplar, hastalık geçmişleri, salgınlar, virüs DNA’ları, otopsi raporları vb. sağlık bilgileri
hafızasına yüklenmiş ve karşılaştığı vakalardan aynı zamanda öğrenerek de kendini
geliştirmeye devam eden yapay zekaya sahip robot) doktorumuzun teşhis odasına bağlanması,
şikayetlerimizi dinleyip robot asistanlar kullanarak bizi muayene etmesi, doktor
tarafından yazılan ilaçların tamamen kendi genetik özelliklerimize uygun dozda 3D
printerlar kullanılarak üretilmesi ve çok kısa sürede drone ile evimizin
kapısına veya işyerimize teslim edileceği bir geleceğe doğru bizi
götürmektedir.
Sonuç olarak, önümüzdeki dönemde yaşanacak kaçınılmaz değişim, ilaç üretimi,
eczacılık, hastane işletmeciliği ve yatırımları, doktorluk, hemşirelik ve bu
endüstri ile ilgili tüm alanları kökünden değiştirecek gelişmeleri bizlerin
serecektir. Belki de asıl önemli olan, kaçınılmaz değişimi
görüp ona direnmek değil, bu değişimi ve beraberinde getirdiği inanılmaz fırsat
ve iç görüleri bir kaldıraç olarak kullanıp, kendimizi, endüstrimizi ve ülkemizi bir sonraki aşamaya geç
olmadan hazırlayabilmektir...