29 Ağustos 2013 Perşembe

Apple: Mahkeme Zoruyla Rekabet Uyum

Kasım 2012’de yazdığım ABD’deki TFT-LCD kararına ilişkin mahkemenin verdiği kararları tartıştığım bir yazımda, mahkemenin, AU Optronics Corporation’ın etkin bir rekabet uyum programı oluşturması şartıyla şirketin iki yöneticisi hakkında verdiği 10 yıllık hapis cezasını 3 yıla düşürdüğünü ve bunu bir anlamda bir şartlı tahliye unsuru olarak kullandığını belirtmiştim.

İki gün önce yine benzer bir gelişmeye tanık olduk. Hepimizin hayatında artık vazgeçilmez bir yeri olan ve bugünlerde sinemalarda da aslında kitabına göre başarısız bir filmini izlediğimiz Jobs’un ve onun ilk göz ağrısı olan Apple hakkında New York Federal mahkemesinin ilginç bir karar verdiğini düşünüyorum.

Buna göre, New York Federal mahkemesi yargıcı Denise Cote, geçtiğimiz Salı günü verdiği kararda, Apple’a ABD dışındaki operasyonlarının rekabet uyum seviyesini artırmak ve gelecekte yapacakları eylem ve anlaşmalar ile bir daha rekabet kurallarını ihlal etmelerini engelleyecek bir rekabet uyum sorumlusu istihdam etmesini ve bir rekabet uyum programı oluşturmasını emretmiştir.

Yargıç Cote yaptığı açıklamada, ilk başta kendisinin de böyle bir karar vermeyi düşünmediğini ancak
ABD’de de e-kitap sağlayıcıları ile yaptığı anlaşmaların rekabete aykırı olduğuna karar verilen Apple’ın, bahse konu karardaki rekabete aykırı davranışlarının vahametinin anlaşılması ya da bu yanlışların düzeltilmesi konusunda herhangi bir pişmanlık göstermemesi ya da iyiye doğru bir gidiş vaat etmemesi nedeniyle böyle zorlayıcı bir karar verdiğini belirtmiştir. 
Yargıç Cote’nin ifadeleri aynen şu şekildedir: “Apple’ın ticari faaliyetlerine en düşük müdahaleyi yapacak bir karar vermeye çalıştım. Ancak, bu kararı verirken aynı zamanda ABD’deki vergi veren vatandaşlarımızın vergilerinin bir daha benzer konuda bir rekabet soruşturmasına ayrılmasını istemedim”. Gerçekten de ABD’nin geldiği bu noktanın, hem Avrupa Birliği ve Avrupa Komisyonu'nun hem de bizim şirketlerimizin rekabet savunuculuğu, rekabet bilinci ya da şirketlerde neden bir rekabet uyum sorumlusu olmalı konusundaki gerekliliğe ilişikin (“o da ne ki?” ya da “ne gerek var canım” olan) düşüncelerimizin çok ötesinde olduğunu söylemek herhalde yanlış olmayacaktır.

Apple Mahkeme’nin bu kararını “makul olmayan ve haksız” bir karar olarak nitelemiş ve itiraz etmiştir. Ancak, yargıç Cole, Amerikan Yüksek Mahkemesi kararları ışığında Federal Mahkemelerin bu şekilde zorlayıcı bir karar verebilme yetkilerinin bulunduğunu söyleyerek Apple'ın itirazını reddetmiş ve Apple’ın bu yönde atacağı adımlar ile Amerikan iş dünyası için örnek olabilecek bir program yaratabileceğini belirtmiştir. Yargıç Cole ayrıca, Apple’ın bahse konu rekabet uyum programı kapsamında şirket yönetim kurulu üyelerinin ve önemli yöneticilerinin mutlaka düzenli ve sürekli biçimde eğitilmesi gerektiğini söyleyerek, bunun hem daha alt seviyedeki şirket çalışanlarına vereceği mesaj hem de gelecekteki potansiyel ihlallerin önlenmesi açısından çok önemli olduğunu eklemiştir.

Görüldüğü gibi henüz Avrupa Komisyonu açısından bir örneği olmayan ancak son dönemde ABD’de örnekleri oluşmaya başlayan zorlayıcı rekabet uyum programlarının Avrupa’ya ve de oradan Türkiye’ye nasıl yansıyacağını her birlikte göreceğiz. Amerikan şirketlerinin öncülüğünde bu tür uygulamaların yaygınlaşması halinde, orta vadede, zorlayıcı rekabet uyum programlarının “zorlayıcı” olarak değil de sanki şirketlerin sahip olması gereken bir uluslararası standart gibi Avrupa, Türkiye ve diğer ülkelere yayılabilmesi ihtimalinin olduğunu düşünüyorum.


Tekrardan görüşmek dileğiyle…

20 Ağustos 2013 Salı

Üç Katına Kadar Tazminat Talebim

Herkese Tekrar Merhabalar,

Uzun bir aradan sonra tekrar karşınızdayım. Bugünkü yazımın konusu, daha önceki yazılarımda yapmayı taahhüt ettiğim bir şey olan üç katına kadar tazminat talebi içeren davamı sizlere haber vermektir.

Hepinizin bildiği gibi Rekabet Kurulu'nun Türk bankacılık sekötüründe faaliyet gösteren 12 banka hakkında Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun (RKHK) 4. maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle 08.03.2013 tarihide idari para cezasına hükmetmiş ve kararın detaylarını bize sunan gerekçeli karar 15.7.2013 tarihinde yayımlanmıştır.

Ben de bunun üzerine bahse konu 12 bankadan birisi olan ve ihlalin devam ettiği tarihlerde taşıt kredisi kullandığım Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. (Vakıfbank) hakkında, RKHK'nın 57 ve 58. maddelerine dayanarak 1.8.2013 tarihinde bahse konu 12 bankanın gerçekleştirdiği rekabet ihlalleri nedeniyle zararımın üç katına kadar tazminini talep ettiğim davayı açmış bulunuyorum.

Henüz dava açılmadığı için sizlerle dava dilekçemi bu yazıda paylaşamıyorum ancak dava açıldıktan sonra Türkiye'de emsal bir karar olacak bu davanın detaylarını aşama aşama sizlerle paylaşmayı ve bu şekilde kamu hukuku uygulaması yanında en az onun kadar ve hatta ondan fazla biçimde caydırıcılığı olan (3 katına kadar tazminat ve çok sayıda potansiyel mağdur olduğundan) özel hukuk uygulamasının ABD'de ve AB'de olduğu gibi Türkiye'de de başlamasına ön ayak olmayı umuyorum.

Dolayısıyla bu davada benim için önemli olan talep ettiğim çok düşük miktardaki tazminatın parasal değeri değil, RKHK 57 ve 58'e göre bir davanın adli yargıda nasıl sonuçlanacağını görmektir. Ancak merak ettiğim dört temel konu bulunmaktadır:
1)   Mahkeme 3 katına kadar tazminata hükmedecek midir yoksa daha az ve ortalama bir miktarı mı tercih edecektir;
2) Rekabet Kurulu'nun ihlal tespiti kararı bu süreçte nereye oturacaktır?;
3) Mahkeme tazminata hükmedilecekse zarar nasıl hesaplanactır?;
4) Bilirkişi tarafından hesaplanacak zarar için bilirkişi kim olacaktır? Rekabet hukukuna hakim birisi mi yoksa bir mali müşavir mi ya da bir finansal analist veya finans sektöründen birisi mi?

Bu gibi bir çok önemli sorunun cevabını eminim önümüzdeki süreçte alacağız.

Tekrar görüşmek dileğiyle...