3 Eylül 2012 Pazartesi

Eski Bir Rekabet Uyum Tanımı




Sherman Yasası kabul edildikten sonra o zaman Amerika Birleşik Devletlerinde faaliyet gösteren tröstler açısından ortaya çıkan kaotik ortam esnasında “Rekabet uyum ne olabilir acaba?” sorusunun cevabı ve rekabet uyum fonksiyonun en erken tanımlarından birisi Amerikan Yüksek Mahkemesine atanmadan önce Louis D. Brandeis tarafından yapılmıştır:

“…Bugünlerde, (Amerikan mal ve hizmet piyasalarında-MOB) faaliyet gösteren iş adamalarının durumunun onların hayal ettiği kadar kötü olmadığını düşünüyorum. Söz konusu tröstlerden bir kaçına danışmanlık verdiğim olmuştur. Bunların arasından büyük olanlarından bir tanesinin başkanı, yasayı (Sherman yasasını kastediyor-MOB) tartıştığımız ve kendisinin yasayı kıyasıya eleştirdiği bir konuşmamızda bana şunları söylemişti: 'Şimdi siz bu yasanın lehine mi konuşuyorsunuz! Biz de bir süredir bu yasa çerçevesinde neler yapıp neler yapamayacağımız konusunda bize tavsiyeler verebilecek birisini arıyoruz ama herkes bize neler yapamayacağımızı söylerken kimse bize neler yapabileceğimi söylemiyor. Belki de siz bana bunu söyleyebilecek ilk kişi olabilirsiniz…'.


Bunun üzerine ben de şu cevabı verdim kendisine: 'Size mükemmel şekilde tavsiyeler verebilirim ama doğru soru size tavsiye verip veremeyeceğim değil, aksine hangi spesifik tavsiyeyi verebileceğim olmalıdır. Eğer bana, bir uçuruma yuvarlanmadan o uçurumun ne kadar kenarında yürüyebilirim diye sorarsanız bunun cevabını size söyleyemem. Çünkü o uçurumun kenarında yürürken aniden oradan düşüp çok sağlam bir kayanın da üzerine inebilirsiniz, bir ağaç köküne de asılı kalabilirsiniz veya uçurumun dibini de boylayabilirsiniz. Ama eğer bana bir uçurumun güvenli biçimde ne kadar kenarından yürüyebilirim diye sorarsanız, işte o zaman bu soruyu cevaplayabilirim ve hiçbir zarar gelmeden o uçurumun kenarında güvenle yürümenizi size garanti edebilirim. Sherman Yasası da karşı karşıya olduğumuz tüm diğer yasalardan bu manada bir farklılık içermez ve onlara olduğu gibi bu yasaya da uyumun doğru sorusu budur. Dolayısıyla uçurumun/yasanın en kenarına gidip de herhangi bir risk almadan yolunuza devam etmeyi asla düşünmeyin'..."[1]

Bu tanımın üstüne herhalde şöyle bir toparlama yapabiliriz diye düşünüyorum: Rekabet uyum, bir teşebbüsün rekabet kurallarını ihlal etmeden (uçurumdan düşmeden) rakipleriyle hangi çerçeve içinde kalarak rekabet edilebileceğinin yolunu gösteren (özellikle hâkim durumdaki teşebbüsler açısından her şeyi yasaklayarak bunun kolaylıkla yapılabileceği bir şirket içi takoz mekanizması kurmak mümkündür ama kastedilen işin kolayını yapmak değil aksine zor yoldan yürümektir-MOB); bu bağlamda, şirket çalışanlarına rekabet kurallarını doğru tanıtan, günlük ticari hayatta karşılaşılan sorunlar için önerilen çözüm yollarını rekabet hukuku filtresinden geçirip doğru yorumlayan ve bunların sahada doğru biçimde uygulanıp uygulanmadığını (özellikle dikey ilişkiler anlamında) takip ederek müşterilerle ve diğer şirket paydaşlarıyla olan ilişkilerin rekabet hukuku bakımından sorunsuz yürümesini hedefleyen dinamik bir eğitim, denetim ve danışmanlık hizmeti bütünüdür.

Bu anlamda rekabet uyum programları bir arabanın motor yağı gibidir de diyebiliriz. Bir arabanın motor yağı ne kadar iyi olursa, o arabanın motorunun performansı da o kadar yüksek, motorunun ömrü de o kadar uzun olur. Ama araba ne kadar büyük, ne kadar güçlü veya ne kadar havalı olursa olsun, motorunda eğer yağ yoksa ya da motorundaki yağ olması gereken minimum seviyeden aşağı düşmüşse, o arabanın gidebileceği mesafe hem çok kısıtlıdır hem de bu mesafe yağsız olarak gidilse bile daha sonra arabada meydana gelecek hasarın tamiri çok büyük masraf gerektirebilecek niteliktedir.

Yaşasın tam sentetik yeni nesil motor yağları, pardon, rekabet uyum programları!!!

 Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle...

 



[1] Brandeis, L. D. (1915) Statement of the Federal Trade Commission, Washington DC.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder